Papillon(2017)

2018 yapımı bir ABD filmi.Henri Charriere'in yazdığı ve gerçek hayat hikâyesini anlattığı kitaptan ikinci defa sinemaya uyarlanışıdır. Filmin adında da eserin orijinal Fransızca ismine sadık kalınmıştır.

Filmi konusuna bakmadan izledim. Filmin başlarında uzun bir süre "eee ne yani şimdi?" diye boş boş ekrana baktım.Aslında basit filmlerde konusunu bilmeden filmi izlemek daha eğlenceli oluyor, bu yüzden elime geçen bi filmi konusuna bakmadan izlemeyi seviyorum. Ama bazen de, bu filmde olduğu gibi, patlayabiliyoruz. Bu filme araştırmamı yapıp, bir kitaptan uyarlama olduğunu hatta daha önceden bir kere daha çekilmiş olduğunu bilip başlasam, daha iyi olurdu büyük ihtimalle. Belki daha çok ya da belki de daha az etkilenirdim filmden bilmiyorum. 

Film 1930'ların Fransa'sında başlıyor. Başrolümüz Papillon bir hırsız, hatta yürekli bir hırsız. Ancak suçsuz olduğu halde adam öldürmekle suçlanıyor ve hapse giriyor. Ve o dönemlerde bütün suçluların sonu olan Fransız Guyanası'na gönderiliyor. Fransız Guyanası Fransa'ya bağlı Güney Amerika'da bir bölge. Buraya götürüldüğü sırada kalpazanlıkla suçundan dolayı burda bulunan ve kendini o kadar suçlunun içinde koruyamayacak olan Dega'yla bir anlaşma yapıyor; seni hayatta tutayım bana kaçmam için gereken parayı ver. Ve bu belki de çok güçlü bir arkadaşlığın başlangıcı oluyor.

Amerikalılar; Fransız, Çinli, Kübalı, Hint dinlemiyor bütün güzel hikayeleri alıp alıp filmini yapıyor. Biz de hepsini izliyoruz. Bu sefer bir de utanmamışlar bir kere çekmişler yetmemiş, ikincisini de çekmişler. Başrolde de Sons of Anarchy'den ve King Arthur'dan tanıdığımız(ben ikisini de izlemedim o ayrı konu :D ) Charlie Hunnam ve Mr. Robot'tan tanıdığımız(onu da izlemedim :D ) Rami Malek'i oynatmışlar. 


Oyunculuklar çok iyi, filmde yaratılan ortamlar çok iyi, açılar, geçişler, tek kişilik hücre sahneleri, herşeyi beğendim. Bir ara, Papillon 2 yıllık cezasını çektikten hemen sonra filmden sıkıldım, hatta sonra hapishaneden kaçışlarını baya ilerlete ilerlete izledim. Ama sanırım artık uykum gelmişti o sıralarda, filmiz izlediğimde saat çok geçti ve film de uzun bir film. 

Filmin gerçek bir hikayeden uyarlanmış olması en çok ilgi çeken şey. Bir ömür boyuna sığdıramayacağımız maceralar yaşamış Papillon. Ama bu konuda hikayenin gerçekçiliği bir miktar sorgulanıyor, zaten Henri Charriere de kendi ağzıyla söylüyor; yazdıklarımın %75i doğru geri kalanı kurgu diye. Benim aklıma da şöyle bir soru daha geliyor, kitabın %75i gerçekse kitaptan uyarlanan filmin yüzde kaçı gerçek acaba? Tabiki hala büyük oranda gerçeklik payı var ve ilgi çekmeyi başarıyor.  

Henri Charriere kitabı 1960larda yazıyor ve kitap zamanında çok satıyor. Zaten yazıldıktan on yıl kadar sonra Amerikalılar filmini çekmiş yani o kadar çok satmış. Yazar ise kitabıının çok beğenilmesi ardındaki sırrı şöyle açıklıyor; biriyle konuşurken nasıl anlatıcaksam öyle yazdım. 

Kitabı henüz okumadım ama okumayı planlıyorum. Filmi de izlemeyi herkese tavsiye ederim. Vazgeçmemeyi, güçlü ve umutlu kalmayı çok iyi anlatıyor. 

Okuduğunuz için teşekkür ederim :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

My ID Is Gangnam Beauty

I, Tonya

Let's Eat 3